Güzel aşk hikayeleri asla ölmez. Geçmiş aşkı gördüğümüz anılarımızda ve tesadüflerimizde devam ederler. Ancak Natalie’nin hayatında bu tesadüfler birdenbire çok sık ve sayısız hale gelir. Her yerde eski aşkının hatıralarıyla karşılaşır. Birisi, bir zamanlar onu neredeyse yok eden tutkuyu hayata döndürmeye mi çalışıyor? Geçmiş, şimdiki zamanda neredeyse tamamen ayırt edilemeyecek kadar tekerrür ettiğinde ve artık ne olup bittiğine dair mantıklı bir açıklama yapmak mümkün olmadığında, Natalie yirmi yıl önce dönüp dönmediğini ciddi olarak düşünmeye başlar… İki hikaye, on yıllar boyunca ayrılmış, dört şehir — Montreal, Los Angeles, Barselona ve Jakarta — ve geçmişin şimdiki zamandaki ve geçmişteki şimdiki zamanın sonsuz yansımaları. Duygu ve entrikanın, mantıklı ve mantıksız, mantık ve gerçeklik fantezilerinin ustaca iç içe geçtiği bir roman “Çok Uzun Düşledim”. Bu geleneksel bir gerilim filmi değil, bu klasik bir dedektif hikayesi değil — bu, bilmecelerle karmaşık bir psikolojik romantizm, geçmiş eylemlerin hayatımızı ne kadar etkilediğine dair yansımalar.
