On iki yaşındaki Bianca’nın gerçekten büyük bir hayali var: profesyonel bir balerin olmak. Bazıları ona diyor ki: hala çok küçüksün. Diğerleri — tam tersine: sizin için zaten çok geç. Ve sadece Bianca’nın kendisi biliyor: her şeyi yapabilir, hem yeteneği hem de Akademi’ye girme şansı var. Ne pahasına olursa olsun. İlk başta göründüğünden daha zor olacak olsa bile.
Ancak rüyaya giden yol, ailesi için gerçek bir sınav olur. Kızını desteklemek için baba, okuduğu şehre taşınır. Yeni bir iş arıyor, yemek yapıyor, temizlik yapıyor ve Bianca’ya ev ödevlerinde yardım ediyor ve sadece hafta sonları annelerini ve küçük kız kardeşlerini ziyaret ediyorlar. Bianca büyür, Akademi’ye alışır, gitgide daha fazla arkadaşı olur. Baba onları candan karşılar, mutfakta kendi kendine meşgul olur ve sonra kızları eve götürür. Ama küçük bir dairede üç, dört … altı balerin — bu sadece başımı döndürüyor!
Paola Zannoner’in kitabı sadece Bale Akademisi’nin «iç mutfağının» ayrıntılı bir açıklaması değil, aynı zamanda büyümek, engellerin üstesinden gelmek ve çocuklar ve ebeveynler arasındaki ilişkiler hakkında psikolojik bir hikaye. Sahne hayalleri, rekabet, diğer insanların başarısını kıskanmak — Bianchi. Genç bir kızla ortak bir dil bulma girişimleri — baba ile. Akrabalardan uzak metropolde yaşam — her ikisi için de. Bu yolda yürüyüp karşılıklı saygı ve güveni öğrenebilecekler mi?
İtalyan sineması ve edebiyatının klasikleriyle yetişen Paola Zannoner (1958 doğumlu), seleflerinden tüm çeşitliliğiyle yaşam sevgisini ödünç alıyor ve 21. yüzyılın tüm nitelikleriyle modern hikayeler yaratmaktan korkmuyor. Genç okuyucuları ve genç yetişkinleri («genç yetişkinler») hedef alan çalışmaları, geleneğe dayanan ve aynı zamanda yeni olan her şeye açık olan «neo-neorealizm» olarak adlandırılabilir.
