On dört yaşındaki Nick, Brooklyn parklarından birinde uyuşturucu satıcılarının elinde mucizevi bir şekilde ölmedi, ancak Peter yardımına geldi. Ah bu Peter! Hızlı, cesur, son derece yaramaz ve tüm erkekler gibi oynamayı seviyor, ancak oyunları genellikle kan dökülüyor. Sana gülümsediği anda gözleri altın renginde parlıyor ve sen onun ömür boyu arkadaşına dönüşüyorsun. Yalnız, kayıp çocukların — kırılmış, çaresiz, istismara uğramış — onları yanında olağanüstü maceraların beklediği, sihrin canlı olduğu ve asla büyümeyecekleri gizli bir yere götürmeye söz veriyor. Tabii ki, Peter’ın periler ve canavarlarla ilgili çılgın hikayeleri endişe verici ama Nick de aynı fikirde. Ne de olsa New York’ta onun için artık güvenli bir yer yok. Kaybedecek neyi var? Ancak hayatta her zaman kaybedecek bir şeyler vardır…
