Genetik bir hastalığa yakalanan Suzette Jensen, anneliğin onun için ciddi bir sınav olacağını her zaman biliyordu. Yine de, artık kendisinin ve Alex’in gerçek bir aileye sahip olacağına inanarak bebek Hannah’yı doğurur. Öz annesine kırgınlık duyan Suzette, mahrum kaldığı kızını sevgi ve özenle yetiştirmeye kararlıdır.
Ancak Hannah’ya güvenle zor bir çocuk denebilir: yedi yaşında okuyabilir ve yazabilir, ancak henüz bir kelime söylemedi. Kötü bir mizaca sahip olan kız, ne anaokulunda ne de okulda uzun süre kalmaz ve Suzette’i kızını evde eğitime nakletmeye zorlar. Annesinin koyduğu kuralları küçümseyen kız, her geçen gün daha saldırgan hale gelir. Ve sadece babasıyla Hannah bir melek gibi davranır: Alex için o, onun lilla gumman’ıdır.
Suzette, kızlarının birinci sınıf bir manipülatör olduğundan emindir ve annesinden nefret eder. Hannah’nın gözlerindeki kıskançlığı ve nefreti yalnızca o fark eder. Ve kız anne babasını ayırmak için ne kadar çaba harcarsa, Suzette hayatı için o kadar korkmaya başlar…
