Kendi kaderimizi gerçekleştirmek ve onu takip etmek — tüm hayatımızın ana amacı bu değil mi? Binlerce yıl önce de öyleydi, öyle olmaya da devam edecek. Bazıları yakın çevrede, yakındaki soruların cevaplarını arıyor. Diğerleri en uzak, keşfedilmemiş yerleri aramaya gider. Heretic’in kahramanı için uzayın derinliklerine gitmekten başka bir yol yoktur. Yerli gezegen, kozmik karanlığın gizlediği cevapları asla vermeyecektir.
O Gabriel’dir ve hatırladığı tek şey kendi adıdır. Sonraki boşluktur. Gabriel bir erkek değil, ama kendisi gerçekte kim olduğunu bilmiyor. Belki de kendisi için önemli bir amacı olan her şeye kadir bir uzaylı yaratıktır… Ya da belki de milyonlarcası olan başka bir gezgindir. Çok fazla soru var. Bu durumda, cevapsız kalmak o kadar korkutucu değil. Bu cevapların nihayetinde yol açabileceği yer çok daha korkunçtur: insanlığın kurtuluşuna veya kontrolsüz yıkımına.
